17 Şubat 2009 Salı

Zorla yazıyorum. Canım teknolojik aletlerin çook uzağında durmak istiyor. Cep telefonunun, bilgisayarın, televizyonun. Genellikle çok sevdiğim aletler bunlar, öyle doğal yaşayayım, teknoloji ruhumuzu öldürüyor gibi düşüncelerim yok. Sadece ara vermek istiyorum, rutin hayatımdan farklı yönlere kaymaya ihtiyacım var belki. Bundan anladığım da bilgisayardan uzaklaşıp el işleri yapmak sanırım. Evet, el işine taktım son günlerde. Çocuklarım pek ilgilenmeseler de sürekli notlar alıp kağıtla, boya kalemleriyle, makasla haşır neşir oluyorum. Çağla ve Sinanın önüne milyon tane imkan sunduğum, dağınıklığı önemsemediğim, her an desteklediğim için el işi-faaliyet gibi şeyleri çok da iplemiyorlar, en azından benim kadar önemsemiyorlar. Bense hayaller içindeyim, uzaktaki arkadaşlarımla kendi ellerimle kartlar, çerçevelik kolajlar hazırlamak, evimin duvarlarını, buzdolabımın kapağını süsleyecek abuk subuk resimler yapmak, nereye koyacağımı bilemediğim için muhtemelen çöpü boylayacak incik cıncıkla çevremi doldurmak istiyorum. Çok mu şey istiyorum bilemedim ki. Hele ki bu durumun ruh halimdeki neyi yansıttığını filan, hiiç araştıramayacağım.

Dün Selma Teyze ve Seçil bizdeydi. Biraz sürpriz bir buluşma oldu, ama gece sona erdiğinde gelmelerinin ne kadar iyi olduğunu düşünüyordum. Biraz içtim, hiç sakınmadan ve başım ağrır diye endişelenmeden. Konumuz nasıl olduysa Allaha ve dinlere geldi, ki hayatta sorgulamak istemediğim en önemli konulardandır bunlar. Seçil ve Kaya konu üzerinde karşılıklı şahane diyaloglar kurarken kendi dinsel yolumu düşünüyordum. Ve sonunda Selma Teyze sordu: sen ne diyeceksin bu konuda Özlem??? Benim din ve Allah hakkındaki düşüncelerim lise yıllarıma, hatta üniversitenin başına dek hep öğretilmiş olana inanmaktan ibaretti. Pek fazla sorguladığımı hatırlamıyorum, lise sonda din hocamıza sorduğum birkaç soru dışında da kimse ile bu konuyu uzun uzadıya konuştuğum olmamıştı. Üniversiteden sonra ve son yıllara dek gayet mutedil, özel bir konu olmuştu din benim için. Dua etmek istersem ederdim, istemezsem etmezdim, konu bu kadar basitti. Ortamlarda din konusu açıldığında fena halde sıkıldığımı da eklemeliyim. Çünkü bu konuları konuşmak gereksizdi; hiç bir yere varmayan, bana birşey öğretmeyen, düşüncelerime zerre etkisi olmayan sohbetlerdi. Son yıllarda farkına varmadan dinden soğuduğumu, Allahın şu dünya üzerindeki her bir şeyden sorumlu olmadığını düşünmeye başladığımı da eklemeliyim. Ama bu kadar, ne pozitif ne de negatif çok da birşey ifade etmiyor benim için bu konu.

Selma Teyzeye, Kayayı tekrar kazanmak için saatimi kurup sabahın kör vakti dua okuduğumu anlattım. Elime bir dua tutuşturmuşlardı, gün doğarken okursan daha etkili olur demişlerdi. Benim için olayın saçmalığı hiç önemli değildi, bir amacım vardı ve her şeyi yapabilirdim bunun için. Aylarca o saat kuruldu, aylarca anlamını bilmediğim o kısa duayı okuyup yeniden uykunun huzurlu kollarına döndüm. Sonuç ortada:) Dua okumak işin ufak bir kısmıydı, Kayayı tekrar kazanmak için yaptığım onca şeyden sonra sonucun böyle olması şaşırtıcı değil aslında...

Selma Teyze verdiğim emek karşısında hayrete düştü. Takdirini gözlerinden okudum. Sevindim. Başka her hangi bir konuda bu kadar ısrarcı olsam nerelere gelebileceğimi düşündüm.

Dünkü Allah/din muhabbeti çok hoşuma gitti. Kayanın bu konudaki fikirlerine hayran kaldım. Bunca yıldan beri haberdar olmamamsa tuhaftı, o da benimkileri bilmiyordu. Dün bunları öğrenmiş olduk, bize birşey katmadı, ama birbirimizi tamamen tanıdığımız geyiğini de rafa kaldırmış olduk.

Offf, hayat değişik bir hal almaya başladı benim için. Hakkındaki düşüncelerim değişiyor, kötü de değil iyi de, sadece bekliyorum ne çıkacak sonunda diye.

2 yorum:

Nazlila dedi ki...

Oww, bugünlerde herkeslerde var bir hal! Herkes bir seyleri sorguluyor, düsünüyor, bir seylere sıkılıyor vs.. Du bakalim, gelecekte neler olacak.. Merakla bekliyorum!

Senin Kaya'yi herseyden, herkesten cok istemene ve onu kazanmak icin elinden gelen her seyi yapmana her dinleyisimde hayretler icerisinde bakiyorum!!

Din ve Politika konusu beni de cok sıkar! Bu tip konulari tartismanin cok yersiz oldugu kanaatindeyim. Cünkü bu benim her zaman dedigim cümleye tekabül ediyor; ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karsindakinin anlayabildigi kadardir!! Yani onca laf bosa gidiyor sonucta..

Pinar dedi ki...

god bless you :) honey....