21 Ocak 2011 Cuma

GÜNLERİMİ SEVSİNLER


Yazmayalı amma olmuş ha..

İnsanın canı bir satır da olsa yazmak istemez mi? Arkadaşlarını hayatının gidişatından azıcık da olsa haberdar etmeyi düşünmez mi?

Düşünmez işte. Gündüzlerim öyle içime kapanık, akşamlarım çocuklarla ve bazen arkadaşlarla öyle iç içe geçiyor ki, bir gram birşey yazasım gelmiyor. Hayatımın öylesine içindeyim ki, olup bitenleri tekrar niyetine yazmak kasıyor.

Neler mi yapıyorum? Gündüzleri, daha doğrusu öğleden sonraları bir çevirim yoksa, ki genellikle oluyor, atıyorum kendimi dışarı. Atmak dediğim Tunalı'dan Esat Caddesine ve eve doğru yapılan bir yürüyüş sadece. 3000 adımı tamamlama derdi... Günden 10.000 adım atmamız gerektiğini öğrendiğimden beri her gün yaptığım bir eylem. 10.000 adım demek Kızılaya git-gel demek. Bu soğukta en fazla Tunalı-Esat yaparım üzgünüm. Eve gelince de yemek yapıyorum; yemek yapmak hoşuma gidiyor çoğu zaman. Fakat bazı günler internetten dizi izliyorsam eğer, kendime bir çay demlemek bile zul geliyor. Ortalığı toparlamak da zor değil artık sanki. Sadece eşyaların yerini belirlemeye bakıyor.

Çocukları okuldan aldıktan sonra yaptıklarım malum; yemek yedirmek, onlar ödev yaparken arada kontrol etmek, bulaşık, çamaşır, zırt, pırt... Gece geç vakitlere de kalmıyorum şu günlerde. Öyle 2-3'lere dek oturmak yok. Six Feet Under bittiğinden beri 12 gibi yatağa atıyorum kendimi (bugün hariç tabi:)). Kitap okuyorum, kitap...

Bazen öğlen birileri ile buluşuyorum, mesela Tülin. Öğle yemeği yedikten sonra eve geri dönüyorum yine. Mutsuz değilim kesinlikle. Boşluk da yok içimde. Günler, tıpkı her daim duyduğumuz gibi, 35'inden sonra ışın hızıyla geçiyor. Geçerse geçsin diyorum, bu da güzel.

Mutfağı yaptıracağız ya, bir süre ona takıldım. Şimdi sıkıldım. Daha ustalar gelmeden sıkıldım. Ne gereği var ki diyorum arada.

İzmire gitmeyi dört gözle bekliyorum. Yatak bile toplamayacağım, dedim anneme. Bir de etli lahana sarma yap dedim.

Yarın komşumun oyununa gideceğiz Gülru ile. Aylardır gidemediğimiz için mahcubum biraz. Kış gelince komşuluklar da uykuya yattı, ama olması gereken de buydu sanırım.

Kısacası, herşey yolunda çok şükür. Sizin için de öyledir umarım:)