30 Ağustos 2008 Cumartesi

HUYUM KURUDU

Çoook eskiden bir pikabım vardı benim. Koyu kahverengi, kapaklı, böyle bildiğiniz veya bilmediğiniz klasik bir pikap. Onu, daha bugün geçerken aah ah ne kadar da değişmiş diye düşündüğüm Olgunlardan, yaşlı ve acayip huysuz bir adamdan almıştım. Adam durduk yerde neden huysuzluk yaptı bilmiyorum, çünkü artık kabul etmiş olduğum üzere hiç de pazarlık yapabilecek bir kişi değilim, e bu tarz tüccar adamları da en huylandıran soruyu sormuş olmam imkansız: en son kaça olur? Muhtemelen ağzından çıkan ilk rakama fit olmuş, eve pikabı tek başına götürmeyeyim yanında kadim dostları da olsun diyerekten bir iki plak da almışımdır eminim. Canım piakbımla ilgili hatırladığım en net şey onu Dikmende otururken almış olduğum. Evin haliyle en büyük odası olan salona yerleşmiş, pikabımı yer yatağımın yanına, kitapların arasına bir yerlere koymuş olmalıyım. Ve evet, huysuz ihtiyarın bana söylediği her bir ayarlamayı yaptıktan sonra bir Led Zeppelin albümü olması muhtemel 30'luğu yerleştirmiş ve açma düğmesine basmıştım. Ve fakat, çalışmadı... Hayatımın ilk ve son pikabıydı, elime doğmuş ikinci el bi bebe gibi sorununun ne olduğunu bulmaya çalışarak ve büyük olasılık sinirden ağlayarak oarasını burasını kurcalamıştım. Bu tür kurcalamaların sonunda genelde insanın elinde artmış vida, yuvarlak zımbırtılar filan kalır, ben öyle beceriksiz yaklaştım ki olaya elim başta da sonda da bomboştu. Sonra azıcık aklımla onu bir elektrikçiye götürmeye karar verdim. Fişi vardı, kablosu vardı, doğru hareketi yaptığımda yanacak olan ışıkları bilem vardı, e ne duruyordum. Aldım yavru pikabımı koştum Dikmen elektrikçisine. Adamımız sadece bir hareketle olayı çözdü: bunun ampülü yanmış. Eee? Ampül takmalı. Takın. Takalım.

Pikabım, yepisyeni ampülü takıldıktan sonra bana çok hoş saatler verdi. Led Zeppelin ve ne bileyim işte Creedence Clearwater ile başlayan plak koleksiyonum Türk Sanat Müziği, Timur Selçuk, ABBA, Elvis Presley, Rainbow, Rus klasik müzikçi bir amca, Ajda Pekkan 45'likleri ile gurur duyacağım hale geldi. Gün geldi, o koca salonda tek başıma mumları yakarak dinledim şarkıları, kimi zaman da muhtelif içkilere meze yaparak. Çok güzeldi, çook güzeldi...

Sonra, yıllar geçti. Ya da sadece 2 yıl. Reşat Nurideki evimden taşınıyordum, evlenecektim. Evdeki bütün eşyaları atma telaşındaydım. Eski, kırık çekyatları, Nuh nebiden kalma koltukları, halıları, bardakları... O telaş arasında, ve tam da gidecek eşyalar için kamyon kalkarken, bir çekyatın içinden benim bu hazineler çıkmasın mı bir anda... Hem de onları toplayacak ne bir kutu ne de poşet kalmışken evde. Ah canlarıım dedim içimden, ben sizi nasıl unuttum. Benim bekar, öğrenci evlerimi şenlendiren, hayatımda müziğe en çok ilgi duyduğum yıllarımı bana veren canım pikabım ve plaklarım, nasıl oldu da bir yüzük telaşına aklımdan çıktınız siz...

Hepsini, beyin açısından kendini hiç yormayan kapıcımı Hacı abiye verdim. Tüm o kırık dökük, işe yaramaz eşyaların yanında. Hiç beklemeden. Ve kapıyı ardımdan kapayıp çıktım gittim yeni hayatıma.

En büyük pişmanlıklarımdan biri oldu işte bu.

Bugün Olgunlardan geçerken düşündüm, bu sokak da değişmiş, ben de. Geçenlerde sıfır bir pikap görüp içim gitmişti, çok pahalıydı, almam için para biriktirmem gerekti. Yıllar önce de pahalı gelmişti, ama ben paramı biriktirip alabilmiştim sabık pikabımı. Şimdi ise, önceliklerim o kadar değişmiş ki. Hiç bir şey bahane değil; ne iki çocuk ne de hayatın zorluğu. Çok istesem alırım, ama işte sorumun gün gibi ortada: pikap bana lüks geliyor, ikinci, üçüncü değil, onbeşinci sırada geliyor. Şunları şunları alayım, sonra sıra ona da gelir bile diyemiyorum. Tuhaf bir his, anlatamıyorum.

Ama siz alın valla, gönlünüzden geçen şeyler için gerekirse para biriktirin alın. Gençlik, avarelik parayla alınmıyor gerçi ama, kendinizi es geçmeyin en azından.

6 yorum:

evilstrawberry dedi ki...

off valla ayni seyler benim de basima geliyo, hatta bu konuda blog bile yazmaya karar verdim aslinda :P o derece dokundu bu blogun bana

Börek dedi ki...

bende bi pikap var. gerci huysuz amcadan almamıştım ama hani boyle bit pazarına bazen maldan anlamayan adamların eline cevherler duser ya işte oyle bi pikap benimki. senelerdir iğnesi kırık durur oyle bi köşede.ah keske ozleme versem de ben onu yaptırsa. hatta artık onun olsa bu guzel pikap. yanında da oyle guzel pilaklar vercemki..ama bende gelip gittikce dinlerim ama..

evilstrawberry dedi ki...

serbest pazar, sen nelere kadirsin ;p

Nazlila dedi ki...

Dolgecim pikabina bir cözüm bulmus sonunda! (Ah senelerdir pikabim da pikabim der durur bu adam..)

evilstrawberry dedi ki...

ya bu pikap bu arada su sizle kllip yaptigimizda tolganin donup dotuyle vici vici yaptigi pikap mi :D puahahahahahahhaha

neptuneptun dedi ki...

Aaah Börekcim nası sevindim valla, harbi benim mi olacak şimdi o pikap? Ay ay çok teşekkür edirim yav. Şu Tunalı pasajının altındaki müzikçi abide belki vardır onun iğnesi, denesek şansımızı ha?
Hadi kızlar açın sandıkları, ne var ne yok çıkarın