20 Aralık 2009 Pazar

MUHASEBE (RAKAMSIZ)

yeni yıl yeni yıl cıngıl cıngıl bels (arka planda defne arkadaşımın blogu ve haliyle müzik listesi açık, ella bacımız jingle bells söylüyor an itibarıyla).

ayh... yeni yıl geliyor ahalii, uyanın uyanıın (defne? şimdi de kraliçe gibi hatun diana krall söylüyor aynı şarkıyı).

şimdi yeni yıl listesi yazacağımı sanırsınız sanırsam. ama galiba öyle yapmayacağım, çünkü henüz o kıvama gelemedim. ve fakat yapmak istemediklerimle ilgili birkaç iyi fikrim var (birkaç iyi adamın kardeşi). en birincisi evimi toz cennetine çevirmemek, kızdırmamak onu, intikam ateşiyle doldurmamak (olay benim tembelliğimden değil, evler mızıkçı demeye getiriyorum). bunun için yeni ev gibisi yoktur, yeni ve toy bir ev...

sonra, çocuklarımı ihmal etmemek maddesi geliyor. ki uzun süredir azimle ilgisiz olduğumu düşünüyorum. ya da eskiden fena halde ilgiliydim de şimdiki vicdan yapıyor. geçen bir arkadaş geldi, ilk çocuğuna yaptıklarını ikinciye yapmadığını söyledi. ilkinde puzlle'lar yapar, zeka oyunları oynarmış onunla, küçükte kendi haline bırakmış, iyi de büyüyor işte dedi. benim arası uzun hamileliğim olmadığı için ilki ikincisi farkını çok bilmiyorum, ama onun ikincide vardığı rahatlığı şu anda yaşıyorum, saldım çayıra mevlam kayıra diyorum. diyorum demesine ama pis bir vicdan yakamı bırakmıyor (singin in the rain çalıyor şimdi, insan bu şarkıda pek zor vicdan yapıyor anasını satiim ya). bu akşam mesela, hiç yapmamam gereken bir şey yapıp karanlıktan ve yalnız yatmaktan korkan çocuğu zorla odasında yatırdım (ışığı açıktı valla). sonra gece 12'de karnım ağrıyor diye gelen bir diğerini azarladım, sus çocuum bıktım sizin kaprisinizden diye. acelem olduğunda laflarını ağızlarına tıkmaktan, isteklerine geç cevap vermekten, haksız yere bağırmaktan, sonra da olur olmaz aşırı ilgi göstermekten sıkıldım. yeni yıl yeni yıııl, bana bi el atıver bari.

hiç hiç içimden gelmese de, edebi çeviriyi içimden geldirtmek maddesi. ya zaten madde itibarıyla gayet abuk bir istek, neresinden tutsam elimde kalıyor. bu geldirtmek fiilini açmak isterdim, edilgenin edilgeni olmuş, yine de zerre anlaşılmamış zavallı bir fiil. fiili böyle olunca madde de ciddiye alınmıyor şahsımca.

bir yandan pek mutluyum aslında, yani mutlu hissediyorum yalan mı, ama diğer yandan acayip bir boşluk. böyle geceleri filan, uyku tutmazken, buralara yazarken veya salonda takılırken tek başıma, yav ne tuhaf, boş boş, hayat boş, evime aldığım eşyalar boş, yılbaşı hazırlıkları, çeviriden kazandığım para, çocuklara ilgisiz davranmam, okuduğum dergi gazete, annemle yaptığım dedikodu, hayallerim, falan filan boş boş, anacım bomboş. sanki yaptığım herşeyi oyalanmak için yapıyorum. gerçi aramıyorum, hayatımda bir amaç olsun, bu boşluk dolsun gibi bir niyetim yok. yani keyfim yerinde böyle. aman, değişik bir durum işte.

ben kaçar dostlar, dileyen herkesi 26 aralık cumartesi yılsonu partimize bekleriiiz.

2 yorum:

gülru dedi ki...

madem mutlusun sustur vicdanını anam, boşveeeerrrrrrrrrr.
26'sında görüşürüüüüzzzzz:))

Benim Güzel Yolculuğum dedi ki...

Baya uzak kaldım gene blogırdan şekerim. çok dandirik bi yılbaşıydı benim için ama hayırlısıyla martta "bahara merhaba" partisi benden. İnat olsun yılbaşına. Her şey boşşş :)