15 Haziran 2010 Salı

BİRGÜN



Ben eşiyle tanışmıştım geçen sene Ebruya veda gecesinde, ki ona tanışmak bile denmezdi. Oturacağımız masada rakı içiyordu, sıkı içiyor diye düşünmüştüm. Evli değil gibi gelmişti; özgür ruhlu, kimsenin kahrını çekmeyecek biri gibi görünmüştü gözüme. Ama sonra unuttum gitti.

Bugün o özgür kadının eşini kaybettiğini duydum Nazlıdan. Pek bir etkilendiğimi söyleyemem. En fazla, "eşini kaybetme" durumu bir iki dakika kafamı meşgul etti o kadar. Hem tanımıyordum adamı, benim için her gün göçüp gidenlerden bir farkı yoktu.

Sonra, gece olunca facebooka bakındım. Fotoğraflara takıldım, bir-iki video izledim. Kapatayım derken, bir haber bağlantısı gördüm: Behzat Miser'i Kaybettik. Tıkladım. Ve gerisi geldi.

Hiç tanımadığım bir adam, bugün ölmüş bir adam, çocuğuyla lunaparkta, bir ay önce. Beypazarına gitmiş sonra iki çocuğu ile. Kızı ile İstanbulda. Yolcuda bira içmiş karısı ile yakın zamanda. Masmavi de gözleri varmış. Ve dün, daha dün yorum yazmış bir fotoğrafa.

Şimdi gerçekten üzülüyorum. Çok zamansız olmuş mesela, küçücükmüş çocukları daha.

Bu fotoğraf bugün çekildi, ben çekmedim ama. Çok sevdiğim bir çiçek, adını sorsanız bilmem. Ama adını bugün öğrendiğim adama gitsin istedim.

1 yorum:

Nazlila dedi ki...

Ah o fotograflar.. Ah o son yorum.. Ben de en cok orada takildim, etkilendim.. Hep derim ya; Bir varmis, bir yokmus.. Cok anlik bir durum.. Ve evet, o manali mavi gözler.. Derin bakan gözler.. Tanri Nedret'e sabir versin ve gelecege o güzel adamin hic bitmeyecek askiyla umutla baksin.