27 Şubat 2012 Pazartesi

Sanırım iyiyim. Sanırım dedim çünkü kendimi iyi hissetsem de bir an geliyor hoop ağlamaya başlıyorum. Ağlamaların belli bir nedeninin olması mı daha iyi yoksa nedensiz olması mı bilemedim... Ama zaten gözyaşlarım bakmıyor bunun cevabına, döküleceğim, bitti diyor.

İstanbul'a gitmeyi bekliyorum. 3 haftadır beklemedeyim. Bu haftasonu gitmeye niyetliyim, ama niyetlendim ya, hemen kar haberi geldi... Artık Kaya'ya felaket tellalı gözüyle bakacağım, ne zaman İstanbul desem, ama kar geliyor, diyor. Yani anlayacağınız çarşamba-perşembe gibi belli olacak gidişim... Ama hayallerimi ertelemiyorum tabi ki; tek başına araba yolculuğu, hiç bir plan yapmadan İstanbul'da gezmek, dilediğim zaman dilediğim yere gitmek, istediklerimle buluşmak, istemediklerime haber bile vermemek, çok özlediğim biriyle buluşmak, İbo ile abuk subuk sergi gezmek... Çok iyi gelecek bana.

Dramatik yazarlık ve senaryo denilen bir kursa başladım. Harika bir tesadüfle hocam, Çağla'nın eski drama hocası çıktı. Çağla'ya sürekli Yağmur demesi dışında adamı da, dersi sunuşunu da, dersi de sevdim. Neden buradasınız sorusuna diğer kursiyerler aşağı yukarı aynı cevabı verdi; anlatacak hikayem var, sinema ile ilgilim, senaryo benim hayat damarım (bunu dememiş olabilirler), ben sevmek yazı, vs. Ben ise, baştan dürüst olayım da sonradan başım ağrımasın diyerekten, ne anlatacak hikayem var ne de sinemayla ilgiyim, dedim. Üstelik burada ne aradığımı da bilmiyorum, ama işte, buradayım ve sizi dinliyorum...

Kurs çıkışı Zodiac'a gittim; Gülru ile buluşmaya. Barda tek başıma otururken barmen Yusuf, hayırdır, dedi, sen pek akmazsın gecelere. Ben de dedim bir kurs var, ahanda bir üst sokakta, çıkmışken uğradım... Amaaan, dramatik yazarlık kursu mu yoksa, dedi. yaaa, işte böyle de aşağılık bir kurs benimkisi...

İşte böyle. Yazasım yok. Hikayem yok. Ama iyiyim. Valla bak...

Hiç yorum yok: