12 Ağustos 2008 Salı

Oh Bea


Boşum, bomboş.

İçeride sevgili Kaya ve iki bebemiz huzur içinde uyumakta. Bir benim gecenin bu vakti kendini kaybetmiş de arıyormuş gibi gözü faltaşı. Aslında acayip uykum var ama her yolculuk sonrası gibi u-yu-ya-mı-yo-rum.

Tatil bitti (şükür). Yine Ankaradaki sıradan hayatımıza döndük (iki kere şükür). Bir tuhaflık var bende, bütün bir tatil boyunca beni yalnız bırakmayan. Bir kere hiç gitmek istemedim Kuşadasına. İnsan yüzmeye, dinlenmeye giderken döneceği günü hesaplar mı yana yakıla? Oradayken de sürekli "15 gün kaldı, 10 gün kaldı, ay bu ay kaç çekiyordu ki" diye sayıkladım durdum. Hatta sonlara doğru kendi içimde bir çeşit kriz geçirdim. Kaç çeşit kriz var bilmiyorum ama benimki çok sinir bozucuydu. Herkesler yapacak bir şeyler bulurken, günün 24 saati gülen yüzleriyle tatil keyfi çıkarırken benim gidip "hadi len dağılın, görmesin gözüm" diyecek halim olmadığından mütemadiyen insanlara çattım. Onun çocuğunu beğenmedim, bunun kıyafetini. Aşağı indim yukarı çıktım, mütemadiyen milleti çekiştirdim. Gördüğüm, duyduğum hiç bir şeyi beğenmedim. Denize girdim üşüdüm, kuma oturdum yandım. Sabah benden 2 saat önce uyanıp denize giden, sonra kahvaltıyı hazırlayıp beni uyandıran anneme söylendim. Gündüz canı sıkılan, sıkıntıdan televizyona dalan çocuklarıma çattım. Her daim beni seven ve sevgileri belli eden teyzelerime, kuzenlerime, konu komşuya Kuşadasını karaladım. Doluya koydum almadı boşa koydum dolmadı. Ye, iç yat, deniz, havuz, alışveriş, ekmek elden su gölden yetmedi. İçime sığmadım taştım. Kızılayı, mutfağımı, alt komşumla içtiğimiz kahveyi, canlarım arkadaşlarımla iş çıkışı buluştuğum simitçiyi, tuvaletimizi, Armadayı, Ankara binalarını, büyük şehri çok özledim. Her şey gözümde tüttü. Sanki Japonyaya gittim mübarek.

Buna karşın hayatın o kadar içindeydim ki, kafam bomboştu. Bütün o akraba sorunlarının, yazlık komşu dedikodularının, laf atmaların, can ciğer olmaların öyle dibine düştüm ki afakanlar bastı. Millet her yaz kaç ay bunları nasıl, neden, hangi amaca hizmet çeker ki? Sadece deniz/havuz, 5 çayları filan tüm o karmaşaya katlanmaya yeter mi? Yetmezmiş.

Tatilin son 4 günü kendimi İzmire zor attım. Orada da yapacak fazla bir şey yoktu gerçi, ama İzmir şehir olması ile, alışveriş merkezleri, işinde gücünde insanları ile az da olsa Ankara özlemimi dindirebildi.

Yani anlayacağınız ben döndüm. Gülrunun deyimi ile: benim döndüm var, babam bana döndüm aldı:)

2 yorum:

Nazlila dedi ki...

Birincisi foto beni kopartti.. Ayrica orasi sizin mutfak degil mi? Yoksa yeni bi makine mi aldiniz?
İkincisi soguk deniz ve sicak kum benim gibi tatili ve denizi, yüzmeyi seven biri icin bile cazip degil. Anacim siz Kas'a gidin seneye, 5 gün takilin bizim gibi, 1hafta olmasina da gerek yok, iste o zaman tatili anlayacaksiniz. En temiz tatil Kas'ta bence. Kas'in cukurbag yarimadasi tarafinin denizi cok soguk degil, öyle cok sicak da degil, tam kivaminda bir deniz.. Öyle insani gicik eden sicak kum diye bir sey zaten yok. Denizden cik, 3 adim yürü, tuvaletine git.. Kumlu plajlarda o sicak kumda yürüyerek tuvalete gitmek bile bir dert.. Yaa, dur , niye anlatiyom ki burda, ben bu konu üzerine bi blog yazayim yaw!

Adsız dedi ki...

hoşgeldiniiiizzzzzzzzzzzzzzzzzzzz, lan bulmuşun bunuyon bana verseler 1 ay tatil öpüp başıma koyarımmm, allah allah yaaaaaaaaaaa

gülru