28 Temmuz 2009 Salı

Diken üstündeyim. Hem de öyle böyle değil, günlerdir. Canım acayip sıkkın valla. Ay anlatsam bi türlü anlatmasan bi türlü, deli gibi hissediyorum kendimi.

Tam olarak belli değil ama galiba dolandırılıyorum. Ne zaman belli olacak bilmiyorum. Elimi kolum bağlı, sinirden ağlamak dışında pek birşey yapamıyorum.

Arabanın trafik tescil bilmemnesinin süresi doldu. Uzatmak için emniyete gidilecekti. Gittik. Giderken yanıma hanzonun teki (o zaman gencin biri idi, şimdi hanzonun allahı oldu) yanaştı, ver sen biz halledelim dedi, emniyetin hemen yanında büromuz dedi, yasadışı olsak bizi orada tutmazlar dedi. Offff, verdim bunlara evrakları. ve şimdi her Allahın günü, gecesi, öğleni, sabahı küfrediyorum kendime... Cumaya yola çıkacağız ve arabanın ruhsatı hazır değil. Tüm bunlar katlanılır olurdu, Kayanın haberi olsaydı... Ona nasıl söyleyeceğim, ne kadar kızacak bana, söylersem bir şey değişecek mi bilmiyorum. Kendime hiç bu kadar küfretmemiştim.

Salağım ben, hem de süzmesinden...

Siz siz olun, asla ama asla Emniyet Sarayının yanında, caminin altında yuva kurmuş bu örümcek ağlarına düşmeyin.

Bu kadar

1 yorum:

Börek dedi ki...

ozlemcim uzulme,
inan ordaki o hanzolar bu işleri çözüyolar bi şekilde. biz de öyle yaptıydık da ordan biliyom..