9 Mayıs 2011 Pazartesi

Aylardır yazı yazacağım onun hakkında. Belki de yılı bulmuştur... Yazacağım, bizi ne kadar üzdüğünü, hayal kırıklığına uğrattığını, yazacağım, başımızdan böyle bir hikaye de geçti diye, ama geçti gitti diye. Tam olarak da gidemedi diye...

Bu, onun için yazacağım ufak bir yazı olacak. Gecenin bir yarısı üzüntümü neyle gidereceğimi bilemediğim için, ondan bahsedeceğim biraz. Çok uzun bir zamandan sonra ilk kez yatağımda sağa sola dönüp ağlarken, kalkıp biramı ve bilgisayarı açmama sebep o.

O, Melih.

Melih, yıllar önce hepimizi kandırdı. Hepimiz dediğim 5-10 kişi. Çoğu bekar, çocuksuz, sürekli görüşen, eğlenen, yıllardır arkadaş, kendi halinde birkaç kişi. Hepimizin tanıdığı, sevdiği, güvendiği, kötü-iyi her gün dostu ise Melih. Birşeye ihtiyaç duysak, birini istesek yanımızda, koşan Melih. Akşam kız başına dışarı çıkmaya mı çekiniyorsun, evde elektrikçiye mi ihtiyaç duydun, dertleşmek mi istedin, arabaya mı gerek var, Melih Melih Melih. Yanmaz dönmez, hep destek, hep arkadaş.

Ve birgün, bizim için herşey olabilen Melih, hepimizi aldattı. Hepimizi hem de. Hayal kırıklığından kurtulabilen kimse olmadı. Aniden de değil; bile isteye, planlar kurarak, yavaş yavaş, çaktırmadan. Dünyada en güvenebileceğimiz, her zaman sırtımızı dayayabileceğimiz adam, bir de bakmışız ki bizi sırttan sırttan bıçaklıyormuş. Hem de yıllardır...

Eninde sonunda anladık. Anlamayı hiç istemezdim şahsen, böyle yalan yalan yaşayalım isterdim bana sorsanız. Ama anladık. Ve ondan sonrası çok üzücüydü. Hayatta abi diyebileceğim tek insandı, hiç terk etmek istemezdim oysa. Ama görüşmeyi kestik, sırtımızdan çıkardığımız bıçak gibi hem de.

Melihin bizlere ne yaptığını bilen biliyor, bilmeyen de bilmesin. Çünkü onu yaptığı kötü şeylerle anmak istemiyorum. Benim zihnimde Melih hala sohbet ediyor benimle, espriler yapıp güldürüyor. Şaşkın suratıyla, emrah bakışlarıyla konuşmasa bile aklından geçenleri söylüyor. Kaya ile ayrıldığım dönemde saatlerce ikna etmeye çalışıyor beni; ilişkim için sarf ettiğim çabayı hatırlatıyor. Hiç de zorunlu değil oysa... Diğer Melih mağdurlarını bilemem, ama 11 yıldır görüşmesek de, Melih hala abi benim için. Yaptığı onca iyilik, bana attığı kazıktan çok daha değerli.

Kaya ile ilişkimin en yakın şahidi. İyisinde de kötüsünde de her zaman destek bana. Zaman içinde kaybettiğimiz dostlar arasında en acı vereni. Keşke kelek atmasaydı da bizi dostluğundan mahrum bırakmasaydı dediğim insan. Dost kelek atmaz lafını yedirten insan.

Peki ben neden ağlıyorum? 11 yıla, şartlara, hayata, Melihe, kaybettiğim dostluğa, aslında çok daha fazlasına...

Melih'in akciğer kanseri olduğunu, hastalığın tüm vücuduna yayıldığını, en fazla yarım yıl daha yaşayabileceğini söyledi Kaya bu akşam. Özlediğin insanın aynı şehirde olduğunu, birgün mutlaka bir yerlerde karşılaşacağınızı, nefes aldığını, bazen seni düşündüğünü bilmek başka şey, onun yarın bir gün öleceğini, onu bir daha hiç göremeyeceğini, içinde tuttuğun ve tuttukça doldurduğun duyguları onunla paylaşamayacağını bilmek bambaşka.


Elbette onu göreceğim. Çağlayı ve Sinanı yanıma alıp hem de. Evlenirken, çocuklar doğduğunda, hayat ilerlerken, yaşlanırken, ona buna kızarken, içerken, en güzel ve en kötü günümde, cenazemde, eğlencemde yanımda olmasını istediğim sevgili abim, canım arkadaşım görsün hayat bizi nerelere getirmiş, içinde geliyorsa sevinsin diye. Onunla kalan mutluluklarımı paylaşmak, gülmek, ağlamak,salak salak geyik yapmak istiyorum. çok üzgünüm. çok...

1 yorum:

gülru dedi ki...

çok üzüldüm ama en azından öldü diye haberini almadınız, tekrar görüşeceksiniz. polyanna gibi oldu bu da ayol:)