31 Mayıs 2011 Salı

sarhoşuum sarhoooş.

Atam izindeyiz, sirozdan öleceğiz durumları...

Böyle başlamayacaktım ben ya yazıma. Ama hava öyle güzel ki şu anda. Ve Kaya öyle bir saatte geldi ki eve. Hani oturup iki muhabbet etmesem olmazdı. O zaten içmişti, ben içmesem ayıptı. Muhabbet dediğim şeyi yarın hatırlayınca yuh diyeceğim mutlaka. Böyle ufak tefek, önemsiz şeyler konuşulur mu len, kocanı kaçımaya mı çalışıyorsun yoksa?

Şimdi, bu değildi bahsedeceğim şey aslında. Sarhoş hep olunur di mi? en azından ben, bu yaşıma dek hep 2-3 birayla çakırkeyif olmayı becermişimdir. Çakırkeyifliği hep sarhoşluk zanneden de ben. olsunmuştu, kafamı seviyorum.

ne yazsam ne yazsam. aslında yazmayı istediğim bir konu var amma bu kafayla yazarsam okuyanlar sevmez, okuyanlardan bazıları hiç sevmez.

Almanyanın kısa tarihini okuyorum birkaç gündür. Okuduğumu anlayayım diye sesli sesli okuyorum. Pencereleri kapatarak. Çünkü aslına bakılırsa ben tarih adı geçen hiç bir kitabı anlamıyorum. İçimden okurken kafamdan o gün yapacağım yemekler, Çağlanın o gün ettiği bir laf, balkonun kirli olduğu, evde sarmısağın olmadığı, Emre Altuğ ile Çağla Şıkelin boşanacağı gibi oldukça alakalı şeyler geçiyor. Anlamayı o kadar istiyorum ki oysa. Germen halkının VI. yüzyılda Augsburg (yok böyle bi yer zannımca) yakınlarında yaptıkları savaşları, onun sonucunda kraliyetin zayıflayıp kim bilir kimlerin güçlendiğini falan filan öyle öğrenmek istiyorum ki... Kafam almıyor. Bilgili olmak istiyorum bu konuda, ama o bilgi kafaya nasıl sokulur bilmiyorum ki... Okurken içimde hep o ses, len neyine senin len IV. yüzyılda olan şeyler, daha ortaçağ mı yakınçağ mı ondan bile haberin yok, diyor. Sonra bilgisayarı açıp ortaçağ ne zaman başlar ne zaman biter bakıyorum. Baktığım an unutuyorum. ona bakarken aklıma başka birşey geliyor, hemen gugıllıyorum. Açmışken maillerime de bakmak olmaz deyip olaydan iyice kopuyorum. Kendime geldiğimdeyse çocukları okuldan alma saati geliyor. Yani tüm suçu çocuklara attığımı zannetmeyin ama, bu Alman, Germen, Burgonya (??), Saksonya, zartunya zurtunya krallıkları, ırkları, toprakları filan, anlayan beri gelsin... Harbiden insan ilgi duyduğu şeyi hızlı öğrenir demeleri büyük yalan. Aha işte, Almanyaya gitmeden önce, hadi onu geçtim, Almanyada doğmuş, oranın kültüründen yanak almış biri gibi davranayım diyerek birşeyler öğrenmeye çalışayım istedim, sonuçta Emre ile Çağlanın boşanmayacaklarını öğrenmekle kaldım.

Kaya ile çok harika bir akşam geçirdik geçenlerde. Onun mahalle arkadaşı Ayhan ve eşi Elif ile bara gittik (çocuklara bakan Güllüm, sağol). Ayhan, iyi para kazanmış ve şimdilerde çalışmayan, hobilerine zaman ayıran biri. Elif de genç yaşında emekli olmuş... Bizimle buluşmadan önce Dosta gidip kitap almışlar; Hititler, eski atlaslar, likya yolu, vs. ile ilgili. Kaya bunları görünce Ayhana dönüp şunu dedi: Len sen öldükten sonra arkandan bilge adamdı desinler, ya da p.z.vengin önde gideniydi desinler ne fark eder, nedir ooolum derdin senin? Ayhan kibarlık icabı güldü buna. Ama ben Kayanın dediğini çok anladım. Anlamama gerek yoktu aslında, çünkü bizzat yaşadığım duygu bu genelde. Alman tarihini bilip de ne yapacaksın, mezara mı götüreceksin? Sana ne katacak, gereksiz bilgiden başka? Zaten şu bilgi olayına bakış açım belli; insan ilgi duyduğu şeyler hakkında bilgi sahibi olur. Bilgi sahibi olamıyorsa ilgisini bir yoklamalıdır.

ay tam da olaya dalacaktım, uykum geldi. benden bi b.k olmaz arkadaşlar, anlayın yani...

Hiç yorum yok: