2 Ocak 2012 Pazartesi

Biraz geç oldu galiba ama 2011 muhasebesi yapıp dururken kafamda, neden yazmayayım bloguma bunu diye düşündüm. Söz gider yazı kalır, 2011 gider 2031 gelir, ben giderim muhasebem kalır diyeyim ve sizi aşağıya alayım:

* 2011'e genel olarak baktığımda, diğer senelere göre yeni hiç bir şey yaşamadığımı, önemli yeni bilgiler edinmediğimi, yepisyeni tecrübelerle donanmadığımı gördüm. Hani her gün yeni bir şey öğren der bazı kendini bilmezler ve kendini daha da bilmezler bunu uygulamaya çalışır ya, işte ben tam da bu ruh hali içinde düşündüm hayatıma yeni kavramların girmediğini. Çocukların okulu 3 sene önce nasılsa öyle idi, Kaya yine aynı şekilde her sabah işe gidip akşam er veya geç döndü, o döndüğünde ben ya ev işi ile uğraşıyordum ya da çeviri yapıyordum, falan filan...

* 2011'de çevirilerim çoğaldı. Kimi günler bir gözüm uykuda, diğeri nöbette baktım ekrana. Fakat kaç senedir olduğu gibi, ücretim mütemadiyen geç ve eksik yattı. Üstelik yıllardır aynı paraya çeviri yaptığımı fark ettim (e anca). Yakın zamanda zam ve düzenli ödeme isteyeceğim ve karşılığında onay veya babayı alacağım.

* Arkadaş çevremde de öyle aman aman bir değişiklik olmadı 2011'de. Her zaman gördüklerimi daha sık görmeye, az gördüklerimi hiç görmemeye başladım. Kimi yeni ve güzel arkadaşlıklar da edinmedim değil; Gülçin'le daha fazla takıldım ve Dilşat'ı daha yakından tanıdım. Fakat genel olarak yaşadığım şey, insanlardan biraz uzaklaşmak. Ya tüm gün evde yalnız olmanın getirdiği bir şey ya da seçici olmaya başlamamla ilgili bu durum.

* Evimize bakınca, en çok onun için uğraşmışız gibi geldi. Balkonu kapattık, mutfağı yaptırdık, çocukların odalarına dolap yaptırıp koltukların döşemelerini değiştirdik. Eve iki üç ayda bir gelenler her geldiklerinde başka bir değişiklikle karşılaştılar. Ve fakat evimizin, güzel evimizin daha çok eksiği var ve daha da fakat bizde para bitti:) Artık biriktirir miyiz, sizlerden borç mu alırız bilemem.

* Çok şükür hastalıkla ve diğer can sıkıcı şeylerle haşır neşir olmadık ailecek. Ama çevremdeki hastalıklara üzüldüm, hastalar için endişe ettim. Önce Oya, sonra da Selma meme ameliyatı olup tedavi gördüler. Onları birbirleri ile tanıştırıp deneyim alışverişine katkıda bulundum. Fakat çok da yanlarında olamadım; hem rahatsız etmek istemedim hem de benim öküzlüğüm işte...

* Bu yılın bence en güzel olayı çocuklara yurt dışı tecrübesi yaşatmaktı. Çağla da Sinan da yüzümü kara çıkarmadılar ve sanki haftada bir yeni bir ülke görüyormuşçasına aşinalık gösterdiler Almanya'ya.

* Maddi anlamda nasıl da müsrif bir hale geldiğimi fark ettim 2011 muhasebesinde. Eski ben para biriktireyim diye ihtiyacım olanı bile almazken, geçen seneki Özlem bir gün ihtiyaç olur diye evi, dolapları, çekmeceleri, tavanı filan doldurmuş da doldurmuş. Bu sene alışveriş orucuna girdiğimi de gururla bildiririm.

* Bunların dışında her bir şey aynıymış anacım. Yine kendime bakmamışım, saçımı bile taramadan çıktığım olmuş sokağa. Çocuklara düzenli yemek yapıp evi düzenli temizlemişim, buna mukabil çocuklar yine yemeklerimden nefret etmiş, evim de süpürgeye inat her gün dağınık ve kirliymiş.

* Bu yıl aslında çok önemli bir şeyi de fark etmişim: arkadaşlar çok önemliymiş hayatta. Bazen kocadan, hatta çocuklardan bile önemliymiş. Arkadaşını iyi seçmek, seçtiklerine de özen göstermek lazımmış. Seçme konusunu halletim sayılır, özeni de onlara sormak lazım...

* Ve yepisyeni 2012'mize bastığımız bu günlerde, kendim için bir şey istemiyorsam namerdim, her bir şeyi önce kendim sonra çevremdekiler için istiyorum. Seveyim sevileyim, coşayım coşturayım, paylaşayım ve eğleneyim istiyorum. Her işin başı sağlık ise, en büyük dileğim de kendime ve çevreme sağlık olsun. Gerisini biz hallederiz...

Hiç yorum yok: