6 Şubat 2012 Pazartesi

Sevgili Özlem,

70.000 karakterlik bir çevirin olmasına rağmen neden blog yazıyorsun bakim? Yani çok lazımdı di mi tam da bu akşam yazman? Zaten takribi 15 dakikalık dermanın kalmış ve sen bu dermanı 15 parçaya bölüp sabahlamak niyetindesin, söyle bakayım sen deli misin?

Picnik.com kapanıyormuş. Ama nedenini bilmiyorum. Daha doğrusu yazıyordu ama ikinci satıra dek anca okuyabildim, çok sıkıldım... Picnik.com çok basit ve işlevsel bir tür tini mini totoshop sitesi. Ne güzel böyle ufak ufak değişiklikler yapıyorduk ya, kime ne zararımız oldu ki kapatıyorsunuz hemen? Neyse, kapanana kadar ücretli olan uygulamalar da bedavaymış, başka bir çeviri esnasında da oraya girip oyalanırım artık.

Bu feedjit nanesinde (sayfanın sağ tarafına bakınız) sayfama nasıl girmişler görebiliyorum ya, bakınca anladım ki beni en çok Çolpan'ı arayanlar buluyor (kime niyet kime kısmet, kadersizler...). Buradan Çolpan kardeşime sesleniyorum; dünyanın çeşitli bölgelerinden hayranın var kızım, ama ne yazık ki önce benim sayfamdan geçmeleri gerekiyor:) Ondan sonra en çok aranan şey "neler gördüm neler geldi başıma", bunu arayanlar da makus talihlerine küssünler, benim başıma gelenlerle yetinecekler ne yazık ki. Bir de mesela bugün "balkonu kapattık" diye bir arama vardı, ki balkonunu henüz kapatmamış olan biri neden böyle bir arama yapar bilemedim, yine de buradan kendisine "ben de, ben de" demek isterim.

Çok güzel, saat 12 olmuş bile. Biz İzmir'e gittik geldik, naber? Hem soğuk götürdük hem de kar üstelik. Popomuz dona dona Bostanlı sahilinde dolandık, pazardan yer elması aldık, Kemeraltı'nda döner yedik, Arkeoloji Müzesi gezdik, Urla'da 3 saniye kadar yürüyüş yapıp kulaklarımızı ağrıttık (nasıl bir soğuk yav, Ankara'da görmedim), Darwin'in Çöküşü isimli bir kitap bitirdik (neden hala birinci çoğuluz bilmiyorum), elimizi sıcak suya dahi değdirmedik (anne evi...), İzmir'in orta yerinde tepelere yürüyüş yapıp çeşmelerden su içtik, havaalanı kapandığından (kar, canım cicim kar) 4 saatlik bekleyişten sonra tırıs tırıs anne evine döndük (nasıl bir hüsranmış meğer yolculuğun ertelenmesi), akrabaların hepsiyle özlem giderdik, dedikodu yaptık, çoook güldük. Yine de anneme İstanbul'a geri taşınmasını önerdim, önceki 35 önerime ek olarak... belki kabul eder bir gün. İzmir'de 9 gün yetti ve arttı. İstanbul'da olsa böyle olmazdı.

Benden şimdilik bu kadar ciciler. Çevirime dönmezsem ıslık çalacak...

Hiç yorum yok: